Küçüktüm.
Kıymanın 2,600 , Doğan otomobillerin 7,200,000 Lira olduğu zamanlardı.
Büyükler video izleyecek diye erkenden yatağa postalandığımız zamanlardı.
Erkenden yatağa girer ama geç saatlere kadar kudururduk kuzenlerle.
Ve sabahın kör saatinde uyanıp büyüklerin gece izlediği filmi izlerdik.
İşte onlardan biridir Deliria.
İngilizce'ye Stage Fright,
Türkçe'ye de Katliam olarak çevrildi.
O yüzden bulamadık zaten yıllarca sonradan.
"Şimdi bi kuş var herkesi kesiyo" demek yardımcı olmadı bulmak için.
Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti demek gibi,
bir gün bir film izledim ve hayatım kaydı!
Evdeki çocuk popülasyonunun en büyüğüydüm.
Halay başıydım.
10 yaşındaydım!
Saz ekibim de şu şekildeydi:
Kız kardeş, 9 yaşında.
Erkek kardeş 6 yaşında.
Büyük kuzen 8 yaşında.
Küçük kuzen 4 yaşında.
Embesilliğimizse, paha biçilemez!
O kaset geri verilene kadar her sabah bu filmi izledik biz.
Allah da bizi kahretmesin, zorumuz neydi acaba?!
Bak şu kafasında tül olan kızın elektrikli testereyle kesildiğini hala unutmam.
Kuş dediğin zaman iki kez düşünürüm o günden beri. Kuşamam hemen.
Sanki oyuncuymuş gibi tiyatrocu gençlerin arasına karışıp katletmişti onları namussuz.
10 yaşındayken bir hafta boyunca bu filmi izle,
Hayatının geri kalanında da mutluluğun sırrını ara ondan sonra.
Bulamazsın tabi eşşoğlueşek!
Ama siz izleyin.
1987 yılı yapımı bu filmi lütfen izleyin.
Mutluluğu tek başıma ararken çok sıkılıyorum çünkü ben.
Beraber ararız.
:)