30 Aralık 2009 Çarşamba

Alışveriş Bize Gelsin mi?

Çoğunuz evet dedi biliyorum. Alışverişten nefret eden ben bile dedim çünkü..

Blog dünyasına bir şekilde bulaşmış olan kişiler şu anahtarlığı bilir değil mi?





Bu nihaleye de gülmüşüzdür muhtemelen..



Bu balıkla duş almak istemişizdir..
Hadi çoğaltmayayım; ben istedim :)





Şık detaylara vurulmuşuzdur..




Plaza çocuğuysak masaya sevimli bir şeyler koyup gerçek hayata dokunmuşuzdur..






Sadece kalbimizi değil bazen ayaklarımızı da sevimli bir şeyle ısıtmak istemişizdir.
Kahrolsun regl sancısı :)











Yeniden çocuk olsam ya derken,





Yeni oyuncaklarla da mutlu olmuşuzdur :)






Hadi ben daha fazla anlatmayayım.

Aradığın her şey burada var nasıl olsa..

















22 Aralık 2009 Salı

Adalet

Üniversitede sosyoloji hocamızın söylediği ve benim de aklımda kalmış sözdü aslında; "Adalet aramayın çocuklar. Ama siz adil olun."

Hocama değil, aramaya inandım ve her arayan gibi buldum nihayetinde..





16 Aralık 2009 Çarşamba

Bu da Teyzemiz..


Her şartta müdahale eden de benim malesef :)





Kız Babası

  Ben en çok Sindirella'ya güldüm..

Buradan bakınca çok komik bir baba, evet.

Ama öyle bir baba olmadığın,
ilerde de olmayacağın için seni çok seviyorum Kadir..

:)




11 Aralık 2009 Cuma

Mommo Kız Kardeşim

Tesadüfen açılmış bir televizyon, tesadüfen açılmış bir kanal... Sapsarı bir sonsuzluk, uçsuz bucaksız bir sessizlik, yutamadığım bir acı oldu bu film. Çok küçükken duyduğum ve ölene kadar içimi yakacağına artık kesinlikle inandığım bir olayı da yeniden hatırlattı bana..

Anne ölür yoksulluğun diz boyu olduğu bir evde. Baba bakamaz çocuklara ve evlat isteyen ailelere verir. İki kız kardeşi birbirini tanıyan ve sıklıkla görüşen iki ayrı aile alır. Ancak aileler, çocuklar birbirini unutsun, geçmişlerinden kopsun diye asla bir araya gelmez bir daha. Her iki tarafın da katılması gereken davetlerde araşarak sırayla giderler. Ya da çocukları evde bırakırlar birbirlerini görmesinler diye. Çocuklarsa evde ağlarlar yeni annelerine:

"Noolur anne, beni bi kere köye götür. İçeri girmiicem söz, kapıdan kardeşime bakıcam. Noolur anne.."

O günkü çocuk aklımla günlerce ağladığım bu hikayeyi izledim ben yeniden dün gece. Ayşe'nin saçlarıyla beraber ellerimi de kestiler benim. Toz oldum, toprak oldum o arabanın peşinde nefes nefese..

İçimi de yaktı gecemi de. Hatta bugünüme de talip sıkıntısı..





10 Aralık 2009 Perşembe

Mutluluğu Yeniden Resmetmek...


Aklı erip boyu da yetiştiğinden beri,

her fırsatta bizim yatağa gelen

minik,





bazen zavallı,





çokça şirin,





makyaj değil sanat yapan,






ezelden beri göz kırpamayan,





her daim heyecanlı,





gitarda bir virtiöz,





olan birisi bizim yatağa dadandı.

Uyumasını bekleyip yatağına taşısak da

gecenin bir yarısı,

koltuğunun altında kalp desenleri olan yastığıyla bizim yatağa tırmanıyor.

Artık ruh haline göre ya benim koynuma,

ya babasının,

ya da aramıza yatıyor.

Sevgili Abidin Dino mutluluğu resmetmek için

başka temalar da seçseydi keşke...

:)




9 Aralık 2009 Çarşamba

Şaşkınlık

Çok şaşırdı...

  İlk öğrendiği şeylerden biriydi çünkü annelerin yaramaz çocuklara çok kızdığı.

Yasaklar koyduğu...

Oyuncaklar toplanmalı,

yemek kesinlikle bitirilmeli

ve asla yerlere çöp atılmamalıydı.

Duvarlar mı?

Elbette boyanmamalıydı!

Bir yerlerde bunlara kızmayan annelerin olduğunu görünce...





Çok şaşırdı...

1 Aralık 2009 Salı

Deliria

Küçüktüm.

Kıymanın 2,600 , Doğan  otomobillerin 7,200,000 Lira olduğu zamanlardı.

Büyükler video izleyecek diye erkenden yatağa postalandığımız zamanlardı.

Erkenden yatağa girer ama geç saatlere kadar kudururduk kuzenlerle.

Ve sabahın kör saatinde uyanıp büyüklerin gece izlediği filmi izlerdik.

İşte onlardan biridir Deliria.

İngilizce'ye Stage Fright,

Türkçe'ye de Katliam olarak çevrildi.

O yüzden bulamadık zaten yıllarca sonradan.
"Şimdi bi kuş var herkesi kesiyo" demek yardımcı olmadı bulmak için.





Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti demek gibi,
bir gün bir film izledim ve hayatım kaydı!

Evdeki çocuk popülasyonunun en büyüğüydüm.

Halay başıydım.

10 yaşındaydım!

Saz ekibim de şu şekildeydi:

Kız kardeş, 9 yaşında.
Erkek kardeş 6 yaşında.
Büyük kuzen 8 yaşında.
Küçük kuzen 4 yaşında.

Embesilliğimizse, paha biçilemez!


O kaset geri verilene kadar her sabah bu filmi izledik biz.





Allah da bizi kahretmesin, zorumuz neydi acaba?!

Bak şu kafasında tül olan kızın elektrikli testereyle kesildiğini hala unutmam.





Kuş dediğin zaman iki kez düşünürüm o günden beri. Kuşamam hemen.





Sanki oyuncuymuş gibi tiyatrocu gençlerin arasına karışıp katletmişti onları namussuz.





10 yaşındayken bir hafta boyunca bu  filmi izle,

Hayatının geri kalanında da mutluluğun sırrını ara ondan sonra.

Bulamazsın tabi eşşoğlueşek!

Ama siz izleyin.

1987 yılı yapımı bu filmi lütfen izleyin.

Mutluluğu tek başıma ararken çok sıkılıyorum çünkü ben.
Beraber ararız.

:)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails