18 Ocak 2010 Pazartesi

Belalım

Ortaokuldayken bana şöhreti tattıran şarkı bu işte.


Yıl sonu gecesine hazırlanıyoruz.
Hem oynanacak tiyatroda başroldeyim, hem sesim mikrofona çok uygun diye gecenin sunucusuyum.
Arif Susam bir, ben ikiyim o yıllarda. Öyle bir popülarite hali.

Gece için şarkı yarışmaları yapılmış, her dalda birinciler belli olmuş ve onlar da provalara geliyorlar bizimle. Herkes büyük salonun bir köşesinde işinin gereğini yapıyor, çılgınlar gibi hazırlanıyoruz. Yarışmada belalımı söyleyerek birinci olan kız provada. Orkestrayla beraber şarkıyı çalışıyorlar. Orkestra dediğim de bildiğin org. Hani onlar çıstak çıstak her telden çalıyor ya, ondan orkestra dedim ben, aklın karışmasın. Fakat o da ne?! Kız şarkıyı söyleyemiyor! Yarışmada Sezen'i kıskandıran kız saçmalıyor! Ben de motive etmeye çalışıyorum, sakin ol, bak şöyle söyle diye. O ara orgu çalan adam "sen söylesene şu şarkıyı bi" diyor bana, saf saf şakıyorum ben de. Ve adam diyor ki "Tamam. Gecede şarkıyı sen söyleyeceksin." Kız için çok üzülüyorum. Gerçekten hem üzülüyor hem de mahcup oluyorum. Niyetim asla bu değil çünkü. Ama şöhret işte baldan tatlı. Hele de rejisörün evine uğramadan.

Eve gelip anneme söylediğimde yüzündeki ifadeyi anlatabilmeyi çok isterdim. Ha annemin "allahım rezil olucaz cem-i cümleye" paniği ha da farda kalmış tavşan paniği; o kadar söyleyeyim! "Noolur bi kere söyle de duyayım" dedikçe "bunlar boş hayaller bebeyim, sen kızını sahnede göreceksin" tribi atıyorum anneme...

Ve o gece geliyor...


Sunuyorum.

Oynuyorum.

Söylüyorum...



Allahım izninle geliyorum!

Sahneye çıktığımda şarkıyı söylemek için, annemle göz göze geliyoruz. Limonla muz arası bi tonu var suratının ve rezil olmamak için okuduğu dualar suratıma çarpıyor. Başlıyorum ben;


Uçurum uçurum gözlerine baktığım sensin...

( ya anne bak hele bi gözlerime!)



Prangalarca boynuma taktığım sensin...

( hani söyleyemezdim?)



Dağ gölleri gibi gibi hasret çektiğim...

( arıya bile dememişler uçamazsın diye, ayıp senin yaptığın)



Her gece uyku diye yattığım sensin...

(allah allaaah!!)



İlk nakarat bittiğinde tüm salon ayakta alkışlamaya başlıyor. Çılgınlar gibi, sahnede Sezen varmış gibi, sanki Bülent Ersoy ablanız kurban olsun size demiş gibi. Şaka gibi! Ondan sonrası cümbüş zaten. Okul programı olmasa, salak bir öğrenci olmasam o gece kim indirebilirdi ki sahneden? Kralı gelse alamazdı mikrofonu elimden.

Bu yazı beni nerelere sürükledi şimdi... Hadi günah çıkaralım;

- Bu şarkıyla birinci olan kız... İnan sen çok güzel söylüyordun, ben isteyerek yapmadım. Ama itiraf edeyim severek yaptım...

- Şöhret beni hiç değiştirmedi!

Albüm tekliflerinizi mesajla yapabilirsiniz.
Menejerim mi kim? Ahaha soruya bak... Tabi ki annem!

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails