15 Ocak 2010 Cuma

Kelimeler Olmadan..

Balıkçıda buluştuk. Her buluşma gibi buna da geç kaldığım için o çoktan karar vermişti hangi balığı yiyeceğimize. Sesimi çıkarmadım. "Temizliyorlar, sen al balıkları markette buluşalım" dediğinde de sesimi çıkarmadım. Çünkü biliyordum geç kaldığım için kızmıştı. Markete de geç kalacaktım. Ona da kızacaktı.


Kalabalık yerlerde tek başına olmayı sevmiyorum. Öyle anlarda birini aramayı da. Bir an evvel oyalanacak bir şey ararken balıkçıya takıldı gözüm. Genç bir adam. Evet, bulmuştum. Ona bakacaktım.

Bakmaya değer biri değildi aslında benim için. Sevilmeye değmez birine boşluktayken rastlamak gibiydi ona duyduğum üç dakikalık ilgi. Sevişmeye karar verdiğim için seviştiğim adamlardan tek farkı dokunmuyor oluşumdu. Ortak noktalarıysa adını bilmemek.

Gözlerimi hiç ayırmadan bakarken sayısız soru geçiyordu aramızdaki mesafeden. O kazakla üşüyor olabilir miydi? Başka bir yerde karşılaşsak beni fark eder miydi? Sever miydi ? Ve ben ellerini sevecek miydim onun?

Hafızamın kapısını çaldım hemen. Eller gördüm sayısız; biçimli ve uzun parmaklar. Bildiğim her hikayeyi bir kez de o anlatsa diye defalarca dilediğim sesler.. Bin saati hiç konuşmadan anlatmak istediğim gözler gördüm. Onlardan biri olabilir miydi? Ya da ömrüm boyunca aradığım ve bulduğum ve bana kendini buldurduğu için hayatına sıçtığım sevgili olabilir miydi? Neredeydi sahi o? Benden sonra hala bir kadını sevebiliyor muydu, bilmiyorum. Ama aldattığına emindim.

Balıkçının sesiyle çıktım aldatıldığım o evden:

- Hanımefendi.. Hanımefendi.. Hanımefendi..

- Eee.. Efendim?

- Siparişiniz hazır efendim. Buyrun.

- Kalsın. İstemiyorum.

O siparişi ben vermedim. O balığı ben seçmedim. Hem markete de gitmeyecektim zaten. Geçmişe bir ağ atıp ağlamaktı bu gece niyetim.

Şimdi eve geldiğimden beri o şarkı çalıyor. Eve geldiğimden beri çalan telefonumu camdan fırlattım.

Ararsa, sakın onu hala sevdiğimi söyleme.

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails